U S A N D I M
Şaşkınlık bâdire, sevgiler kayıp!
Boz bulanık akan, selden usandım…
Kader taşa tuttu, sevmekse ayıp!
İğnelerle süslü, dilden usandım…
Arı ballar yapar, insana sunar…
Gönül seven arar, dalına konar…
Muhabbet yücedir, köz ile yanar…
Şekerle süslenmiş, baldan usandım!
Baharı bekledim, karlar kalkmıyor…
Yazı hayâl ettim, seller akmıyor…
Gönül’ buldum sandım, duman tütmüyor…
Dikenleri mızrak, gülden usandım!
Zamana bir bakın, çıkarlar önde!
Ölümüne sevgi, mazide, dünde!
Kıyametmiş gelen, gördün mü sende?
Taşa tutan dosttan, elden usandım…
Gönül zengin olsun, boş verin çulu…
İnzivaya çıkmış, dürüstlük yolu…
Bencil görünüyor, çok Allah kulu!
Ateşi olmayan, külden usandım!
Gelenek istiyor, şiirde hece!
Saçma sapan sözler, gidiyor güce…
Ölçüsü olmayan, beyhude bence!
İnleyen sazımdan, telden usandım!
Başım alıp uzak, diyâr gideyim…
Karın tokluğuna, sığır güdeyim…
Seven benim olsun, eli nideyim!
“Gönül” okyanustur, gölden usandım...
Kaybolmuş sadakat, hatır da bitmiş!
Selam sa Tanrının, rahmete gitmiş…
Bülbül dut mu yemiş? kargalar ötmüş!
Boşa kürek çeken, yelden usandım!
Geçmiş mazi oldu, zamansa bu gün!
Rızıksa Allah’ın, kısmetse öğün!
Dostlarla kutlanır, bayramla düğün!
Nefsini üst gören, belden usandım!
Ömrün bitimini, saklayanlar var…
Şerefi iffeti, aklayanlar var…
Haksızı namerdi, haklayanlar var…
Hayat serabında, çölden usandım...
Kırılan gönül ün, tamiri olmaz!
Dostlar da tükense, kimseler kalmaz…
İblisle dost olan, huzuru bulmaz!
Ummana açılan, saldan usandım!
Tanoğlu “Gönül’ü”, arar da arar!
Vefalar süslenir, dalına konar…
Gönlünü bilene, gönüller sunar…
Günâhlar yükleyen, hâldan usandım!
Mustafa TAN |